Yazmama'ya Dair - I
İlk cümle ne olmalı'dan daha mızıkçı bir ilk cümle daha olamaz herhalde. Böylece yazıya başlamış oldum. Ne defter açtım -çünkü artık ellerim nedense pek çabuk yoruluyor-, ne de bir Word dosyası. Doğrudan hâlâ var olduğuna şaşırdığım blog'uma yazacağım dedim. Yoksa olmayacak bu iş. Ve inanır mısınız, bir süre düşündüm blog'umun adı neydi diye. Fesleğenci Kız sanıyordum, değilmiş. Bir siteye bıraktığıma emin olduğum bir linkle hatırlayıp girdim. Halbuki blogger'a girmem de yeterliymiş. Neyse. Bu uzun zaman sonra güç bela, başına oturduğum yazımın konusu 'Yazmamak.' Bir süredir düşünüyorum. Eskiden ne yazardım. Mesela yurt gecelerinde, lise öğretmenimizin mezun olurken bize verdiği ufak kitap ışığıyla diğer üç kişiyi rahatsız etmemek için defteri açar bıdı bıdı bir şeyler yazar dururdum. Aniden gelirdi yazasım. Şu an dönüp de bakmıyorum. Herhalde vakti var. Ama o hissi tanıyorum. Aniden kabaran bir dalga. Yazmalıyım hissi. Ve o anın bir aurası var. O an, karanlık